KorkuteliAntalya ilinin kuzeybatısında ve Antalya’ya 60 kilometre uzaklıkta bir ilçedir. 2022 sonu itibarıyla nüfusu 56.285’tir.

Coğrafya

Korkuteli ilçesinin temelini teşkil eden Alaaddin mahallesi ilçenin ilk yerleşim merkezidir. Korkuteli ilçesi Antalya iline bağlı Akdeniz Bölgesi ilçelerindendir. Doğusunda Antalya merkez ilçesi, batısında Muğla Fethiye ilçesi ve BurdurGölhisar ve Çavdır ilçeleri, güneyde Kumluca ve Elmalı ilçeleri ve kuzeyde BurdurBucak ve Tefenni ilçeleri ile çevrili bulunmaktadır.

Yüzölçümü 2471 km²’dir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1020 metre olup 1/4 oranında Akdeniz iklimi, 3/4 oranında göller bölgesi karasal iklim hüküm sürer. Soğuk hava göller bölgesinden, sıcak hava Akdeniz Bölgesi’nden intikal etmektedir. Yılın dört mevsimi bariz olarak görülen ilçede hava sıcaklığı ortalaması kış aylarında genel olarak -5 °C ve yaz aylarında +25 °C olmaktadır.

Torosların başlangıcını teşkil eden Bey Dağları‘nın Akdeniz’e bakan yüzünün arka kısmında oluşan düzlüklerin ve tepeciklerin hakim olduğu bir arazi yapısı mevcuttur. Doğal yapı olarak Bey Dağları’nın yamaçları ve etekleri çamlık fundalık ve ormanlarla kaplı olup, düz alanlar ise tarım alanı olarak kullanılmaktadır.

Doğal yapı olarak Bey Dağları’nın yamaçları ve etekleri çamlık fundalık ve ormanlarla kaplı olup, düz alanlar ise; tarım alanı olarak kullanılmaktadır. Korkuteli ilçesinin 101.465 hektarı tarım alanı, 5800 hektarı çayır-mera, 100.339 hektarı orman ve fundalık, 351 hektarı su yüzeyi, 40.313 hektarı tarım dışı ve meskun sahalardan oluşmaktadır. Tarım alanının 116 hektarı orman sahası içerisinde bulunmaktadır.

Ayrıca burada Osmanlı şehzadesi Sultan Korkut (Korkud) eğitim görmüştür ve lalalığını burada yapmıştır. Bu yüzden Korkut’un ili anlamındaki Korkuteli ismi şehrin adı olmuştur.

Tarih

Korkuteli’nin eski adı kaynaklarda İsinda olarak belirtilmektedir. Pisidya bölgesinde yer alan İsinda şehrinin, bugünkü Korkuteli ilçesinin 8 km güneydoğusundaki Yazır mahallesi sınırları dahilinde olduğu kabul edilmektedir. Tekeoğulları ve Osmanlının ilk döneminde Korkuteli’nin adı, Roma dönemindeki İsinda ifadesinden değiştirilerek, “İstanoz” şeklinde söylenmiştir. Türklerin bu tanımlamayı 1915’e kadar sürdürdükleri, aynı tarihte alınan bir kararla, Şehzade Korkut‘un anısını yaşatabilmek için “Korkuteli” şekliyle yeniden düzenledikleri görülmektedir.[28]

Sultan Alaeddin Keykubad altında 13. yüzyılın başında inşa edilen Korkuteli’deki Medrese.

Halkının büyük bir kısmı İyon kökenli olan İsinda şehrinin ilk sakinlerinin antik dönemden itibaren bölgede iskan ettiklerini düşünmek mümkündür. MÖ 189 yılında Manlius komutasındaki Roma birliği, Ege sahillerinden hareketle Salihli (Sardes), Denizli (Laodiceia), Horzum (Kibyra) ve İsinda’ya daha sonra da Antalya‘ya kadar ulaşmıştır. MS 404-406 yıllarında, İsaurialıların Pisidya bölgesini ele geçirmek için yaptıkları muhasaradan İsinda da zarar görmüştür. 471-472 yıllarında, Pisidya bölgesindeki İsaurialıların egemenliği Kral Leon I tarafından bertaraf edilerek bölge, askerî bir komite ile yönetilmeye başlanmıştır. Daha sonra 7. yüzyıl başında, Pisidya ve Frigya‘nın büyük bir bölümü Ermeni komutanlar tarafından işgal edilmiştir. 647-648 yıllarında bölge Arap akınlarına maruz kalmıştır. Emevi ve Abbasi dönemlerinde de Arap akınları bölgede devam etmiştir. 11. yüzyıldan itibaren Anadolu’da yoğun bir Türk varlığı hissedilmeye başlanmış ve 1076 yılında Türkler İznik‘e kadar Anadolu topraklarını ele geçirmişlerdi. Bu çerçevede, Pisidya toprakları da Türklerin eline geçmiştir. Hemen akabinde, Avrupalıların Kudüs‘ü bahane ederek 1096 yılında düzenledikleri Birinci Haçlı Seferi, Pisidia bölgesinin kısa bir süre de olsa, Türk egemenliğinden çıkmasına sebep olmuştur. 1118 yılında yapılan bir antlaşmayla, Pisidya bölgesi Bizans‘a bırakılmıştır. Bu dönemden sonra bölgede, kısa süreli Venediklilerin hakimiyeti söz konusudur. 1120 yılında yeniden Türk hakimiyetine giren Pisidya ve Antalya toprakları, Bizans imparatoru Yuannis tarafından yeniden yönetimi altına alınmıştır. 1158 tarihinde, Elmalı yöresindeki Philetes kalesinin Türkler tarafından ele geçirilmesini, 1205 yılında da Isparta‘nın fethi takip etmiş ve bu süreç 1207 yılında Antalya‘nın fethiyle tamamlanmıştır.

13. yyüzyıldan itibaren Antalya ve çevresine çoğunlukla üç-okların teşkil ettiği, Türkmen topluluklarının yerleştirildiği görülmektedir. Hamid Bey önderliğindeki Türkmen aşireti; Eğirdir, Uluborlu, Yalvaç dolaylarını tercih etmiştir. Anadolu Selçuklularının Moğol istilası ile siyasi otoriteyi kaybetmeye başlamasına paralel olarak, aşiretler kendi bölgelerinde hakimiyeti ele geçirmeleriyle birlikte, diğer bölgelerdeki aşiretlerle mücadeleye girmişlerdir. Pisidya bölgesinin kuzeyinde bulunan Hamidoğulları aşireti, 13. yüzyıl sonlarından itibaren önce Uluborlu, daha sonra Eğirdir’i alarak hakimiyetini ilan etmiştir. Hamidoğlu Beyliği’nin Beyi Dündar Bey, 1308-1319 tarihleri arasında, Antalya’yı fethederek kardeşi Yunus Bey’i Hamid Beyliği’ne bağlı bir kol olarak tayin etmiştir. Yunus Bey’in büyük oğlu Mahmud Bey Antalya’da hüküm sürerken diğer oğlu Sinaneddin Calis Hızır Bey de Korkuteli’de hüküm sürmüştür. Antalya başta olmak üzere bölgenin tamamı, Türkmen aşiretleri tarafından tercih edilen bir yer olmuştur. Bu aşiretler, özellikle Korkuteli civarında yoğunluk kazanmış ve yerleştikleri köy veya kasabalara kendi isimlerini vermişlerdir.

Hamidoğulları Beyliği, Mahmud oğlu Mübarizüddin Mehmed Bey döneminden sonra Teke Beyliği olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Böylece, aslı Hamidoğlu soyuna dayanan ikinci bir beylik, kendi topraklarına göre daha batı bölgesindeki Teke ilinde teşekkül etmiş oluyordu. Teke Beyi Osman Çelebi, 1386 yılında Karamanoğlu Aladdin Ali Bey ile birlikte, I. Murad‘a karşı ittifak oluşturmuşlar ancak yapılan savaşı kaybetmeleriyle, affını istemiş ve I. Murad’ın iyi niyetli yaklaşımı sayesinde hem Karamanoğlu hem de Teke Beyi bağışlanmıştır. Bunun üzerine Teke Beyi Osman, Antalya ve Korkuteli’deki hakimiyetini muhafaza edebilmiştir ancak daha sonra Hamideli sakinlerinin Karamanoğullarıyla ilgili şikayetleri üzerine Yıldırım Bayezid, ordularını toplayarak önce Teke iline sonra Hamid ve Karaman iline yürümüştür. Bu dönemden sonra bölgenin yönetimi Firuz Bey’e bırakılmıştır. 1402’deki Ankara Savaşından sonra Timur‘a bağlı Şahruh komutasındaki ordu, Sivrihisar, Gölhisar güzergahından Korkuteli’ye ulaşmış, Korkuteli ve çevresi kısa süre Timur’a bağlı kalmıştır. 1402-1415 tarihleri arasında Antalya ve Alanya hariç diğer Teke ili topraklarına Karamanoğulları hakim olmuştur. Aynı tarihlerde Korkuteli’nin de Karaman egemenliğine girmiş olma ihtimali yüksektir. 1423 tarihinde, yani II. Murad‘ın saltanat yıllarında, Teke Beyi Osman Bey ve Karamanoğlu Mehmed II. Bey birlikte hareket ederek, Osmanlı’nın hakim olduğu Antalya’ya saldırmış, başarı sağlayamadan geri çekilmişlerdir. Bunun üzerine, Firuz Bey oğlu Hamza’ya bağlı birlikler, Korkuteli’ye gece baskını yaparak Osman Çelebi’yi öldürmüşlerdir. Böylece, büyük bir yenilgi alan Tekeoğulları beyliği siyasi sahnedeki yerini kaybetmiştir. 1455 tarihinde Korkuteli’nde dört mahalle ismi zikredilmektedir. Bunlardan birisi gayrimüslim, üç tanesi ise Müslümanlara ait olduğu anlaşılmaktadır. II. Bayezid döneminden itibaren bölgede, II. Bayezid‘in oğlu Şehzade Korkut (1502-1512) görev yapmıştır. Şehzade Korkut, kardeşleriyle yaşadığı problemlerden dolayı 1509 mayısında Mısır’a iltica etmek amacıyla gidip gelmiştir. Şah Kulu ayaklanmalarından Korkuteli ve çevresi de zarar almış, Şah Kulu taraftarları 1510 yılında, mescid ve zaviyeleri yakıp yıkmıştır. 1568 tarihli tahrirde Antalya kazasının nahiyeleri arasında Korkuteli’nin (İstanoz) ismi yer almıştır. Korkuteli’ye bağlı köy sayısının 53 olduğu görülmektedir. Evliya Çelebi, Korkuteli’yi tanımlarken şehrin batı kesimindeki kalenin varlığına dikkat çekmektedir. Evliya Çelebi’ye göre Korkuteli, Antalya’nın yazlık mekanlarındandır.

Korkuteli; Tarihi Hamam; Selçuklu döneminden, 13. yüzyıl.

Ekonomi

İlçenin ekonomik olarak kalkınması yakın zamana rastlamaktadır. 1960 yılından sonra başlayan meyvecilik ve makineli tarım ile sulama barajının yapımı vasıtasıyla kalkınma hızlanmış ve büyük ölçüde artmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak da ilçe merkezi, kasaba ve köylerin de modern konutlaşma kendini göstermeye başlamıştır. Antalya’daki turistik hareketlilik yaz aylarında ilçede de görülmektedir. Halkın genellikle uğraşı alanı tarım, meyvecilik, hayvancılık ve arıcılık ile orman işçiliğidir. Bölgede son yıllarda yaygınlaşan kültür mantarı üretimi de ilçe ekonomisine büyük katkılar sağlamaktadır. İlçede çok hızlı gelişen bu sektör ülke genelinde büyük bir paya sahiptir.

İlçede üretilen kültür mantarı miktarı Türkiye’nin %70’i gibi büyük bir oranına sahiptir. Bu üretimin temel kaynağı ev altı işletmeleri olduğu için, ailelerin ekonomiye katkısı yadsınamaz büyüklüktedir.[kaynak belirtilmeli]